Belirsizlikler Hayatımızı Belirler mi?

Hepimiz zaman zaman hayatımızın herhangi bir alanında belirsizlik yaşamışızdır değil mi? Bu konuda aklıma gelen ilk örnek üniversite sınavları oluyor doğal olarak.. Üniversite sınavlarının açıklanacağı gece bizim neslin hayatındaki en önemli gecelerden biriydi. Ama her fırsatta olduğu gibi o gecelerde de en çok eğlenmeye, birbirimizi sakinleştirmeye zaman ayırırdık..Yani benim öyle oldu. İki kez girdim üniversite sınavına, ilk seferinde sonuçların açıklanacağı geceyi Kumla'da kumsalda gitar çalan arkadaşlarımın nağmeleri, bira kutuları ve kikirdeşmeler arasında geçirip sabahın köründe çıkacak olan "sınav sonuç gazetesi"ni bekleyerek geçirdim. Kazanamadım ama üzüntümü kazanamayan bir sürü arkadaşımın yanında yalnız olmadığımı anlayarak ve kazanan arkadaşlarımıza "seneye oradayız" diye söz verip onlar için sevinerek giderdim. Bir belirsizlik gitmişti hayatımdan işte, sonuç kötü de olsa rahatlamıştım.
İkincisinde ise sınav sonucumu telefonla öğrenmiştim, istediğim yerlerden birini kazanmıştım, artık Ankara'ya gidiyordum, mutluydum..Ama mutluluğumu geçen sene ki gibi paylaşamamıştım.
Bu aralar hayatımda çok büyük belirsizlikler var. Hem de hayatımın temelini teşkil eden alanlarda ! Yani öyle böyle değil..Ben bir dereceye kadar belirsizliğin hayata anlam kazandırdığını düşünenlerdenim. Yani ne olursa olsun yarın sabah da uyanmak için sebep yarattığına inanırım.
Ama bunun sınırı nedir? Hangi konularda belirsizlik sizi çok rahatsız eder? Ne kadar dayanabilirsiniz ? Bazen hiçbirşeyi belirlemeden sırtınızı dönüp gitmek istediğiniz olur mu? Yada dayanıklılığınızı arttıran onları nasıl karşıladığınız mıdır ?
Bunları soruyorum kendime bu aralar..Size de sorayım dedim.
Kendime sordukça anladım ki çoğu zaman insan kendi hayatının belirleyicisidir. Hangi şartlar altında olursa olsun bazen karar vermek en güzelidir. Belirsizlikleri çözmek de insanın kendi elinde olabilir, yeter ki gerçekten istesin.
En kötü karar bile kararsızlıktan iyidir:)
2 Comments:
Feryal, yazına çok anlamlı bir başlık bulmuşsun. Biraz önce senden aldığım ve sana attığım e-postayı aklıma getirince konunun senin için bir kısmıyla ne kadar ilintili olduğuna bir kere daha tanık oldum. Aslında belirsizliğin tıpkı stres gibi günümüz bizlerini ne kadar rahatsız ettiğini görebiliyoruz. Devamlı değişim, belirsizlik ve hızlı hayat akışına doğru evrimleşen toplum (üniversite'de derslerde bu güdük söylemlere bakıp ne kadar güldüğümüzü hatırlıyorum, ama itiraf ediyim ben en çok da buna inanıp rekabetçi olan ve kendini güçlü gören veya görünen zavallılara gülerdim. Bu gerçekliğin tersini görüp tavır koyacağına kendisini kesin kaybedeceği bir savaşa hazırlayan ve eninde sonunda kaybedenler.) garip insanoğlunu da bu şartlara göre evrimleştirerek aslında bir nevi gerçek hayatın dışına itiyor. Herkes gerçek hayatın dışına çıkınca da sanki gerçek hayat yaşamış olduğumuz hayat gibi algılanabiliyor. Hani bunları söylüyorum neden dersen yazında bahsediyorsun ya bazen herşeyi geride bırakip sırtını dönmek konusu.İşte bu aslında imge dünyasına sırtını dönmeye, insanım diye çığlık atmaya benziyor gibi geliyor bana ve her insan gibi insanın aklına geliyor. Bu seçim, evet dediğin gibi elinde ama seçimler her zaman hak sahibi olmakla yetmiyor gibi. Toplumsal durumun bulunduğu nokta ve gittiği yön de aslında bu seçimleri seçimsizliğe doğru itiyor gibi. Belirsizlik ve değişimin ivmesi arttıkça seçimsizlik ve aslında seçim yapma cesaretinin seviviyesi de artıyor. Duygusal konulardaki belirsizliği bir yana bırakırsak yaşamla ilgili olarak yaşıyor gibi görünmek rolünü bırakarak kendi seçimimizi yapmak en dürüst yol gibi görünüyor. Tabi bazı insanlar bir arı kolonisinde arı olmak seçimini de seçim sayabilir. Onlara iyi şanslar diyorum:)) Ama çabuk olmak lazım. Bu seçim gücü yaşla ters orantılı gibi görünüyor. Yada varolan ekonomik tanımla alternatif maliyeti her geçen gün daha da artıyor gibi. Unutmadan bir de sistem içinde sistem dışı olmak var. Bu da bana çok çok dürüst ve olabilir geliyor. Senin de bunu zaten ne kadar iyi yaptığını gayet iyi biliyorum. Meydanın her iki yanınıda boş bırakmamak gerekir:))
Sevgiler..
Barış
beni belirsizlikler konusunda en çok yıpratan hep pişman olma korkusu olmuştur. bazen cahil cesaretine sahip bir insan olmak istiyorum. ya da yaşadığı dünyada sebep-sonuç ilişkilerinden bir haber olan, olup biteni sadece seyreden ve olabileceklere kafa yormayan insanlara özeniyorum. ama sonra farkında olmanın yorucu da olsa bena bu hayatta bir amaca yönelendirdiğini hatırlayıp beni güçlendireceğine inanıyorum. bir de şu keşkelerden kurtulabilirsem o zaman hafifleyeceğim:))
Yorum Gönder
<< Home