İstanbul elimi verdim, kolumu da al
Yurtdışında Türk olmayı anlatırken Türkiye'ye gitmeyeli tam beş ay olmuştu.
Sonra birden kuş oldum, önce Cenevre'ye uçtum, sonra döndüm Malta'ya. 2 gün çalıştım ve ülkeme uçtum sonra..İstanbul bana en başta gürültülü ve hatırladığımdan daha kalabalık geldi.
Biraz burun kıvırdım yani önce..Sonra aldı beni kollarına gene İstanbul, hatırladım neden sevdiğimi o şehri..Neden birsürü insanın ille de hakkında birşeyler yazma gereğini duyduğunu..
O benim ailemin çok yorucu olduğu için karşı çıktığı bir sevgili belki..Kusursuz bir güzelliğe sahip olmayan ama kusurlarının ayrı bir güzellik kattığını bildiğim bir sevgili..
Gökdelenlerin arasında sıkışmış ufacık alanda birşeyler satmaya çalışan seyyar satıcılar, vapur iskeleye yanaştığı an tüm nefesleriyle cümbüş havası estiren ve vapurun boşaldığını anladıklarında çok dogal birşeymiş gibi bir anda müziğe son veren çingeneler -bunu canım arkadaşım Barış gözlemledi ve bizi çok güldürdü-, selpak satan ve azıcık sıcaklık gösterdiğinizde hemen kankanız olan, fotoğraflarını çektiğinizde "abla ben gazeteye çıkmak istemiyorum!"diye ağlayan sokaklardaki çocuklar, binlerce cd'nin kitabın satıldığı dükkanlar, sizden haberli habersiz orada duran bir sürü tiyatro,sinema,festival,sergi programları, sürekli açılan yeni mekanlar, sizi bekleyen eski mekanlar ve daha bir sürü şey. .İstanbul elimizi verince kolumuzu da kapan bir şehir galiba.Yaşamak istemeyenleri bile yaşamaya zorlayacak kadar dolu ve hızlı.
Gidip gidip hep ona geri döneceğiz bu gidişle.
2 Comments:
Feryal selam.Siten çok güzel olmuş.Ben yeni gördüğümden diğer yazılarını okuma fırsatım olmadı. Artık daha yakından takip ederim.Şehir dedin de seni güldürecek şehirle ilgili bir tespitmizden bahsedeyim.Tespitimiz diyorum çünkü olay anında erol ve engin de benimle beraberdi.Geçenlerde Çemberlitaş'tan, nargile içmekten dönüyorduk. Bilirsin Karaköy'den tünel yoluyla İstiklal'e gitmek için iskelenin orda bir altgeçitten geçilir.İşte tam o sırada etrafta ne kadar çok seyyar kimlik presçisi (pvc) olduğunu gördüm.Birden biraz önce geçtiğimiz Eminönü ile, Kadıköy,Bakırköy ve Mecidiyeköy gibi semtleri gözümün önüne getirdim.Tanrım bu şehirde ne kadar çok seyyar kimlik kartı presçisi var.Gerçekten bu kadar talep var mı?Yani en azından ben daha hiç yaptırmadım.Acaba dünyanın başka bir şehrinde böyle bir işkolu varmıdır.Varsa acaba onlar da seyyarmıdır diye düşündük.Bir dört tekerli el arabası, arabanın üstünde koca bir elektirkli makina ve bangır bangır çalan bir müzik. Tabiki insanların hayatlarını kazanmak için, etik olması, şartıyla yaptıkları her şey kutsaldır, saygı duymak gerekir. Ama bu seyyar durumun ve görünümün içindeki karamizahı kim inkar edebilir ki? Düşünsene şehrin dörtbiryanında seyyar gezen kimlik presçileri.Bunları doldurup Avrupa'nın bir şehrine yollasan, yada çin tehditi karşısında ( eminönün'de yarı fiyatına kimlik pvc yapan küçük çekik gözlü çinliler görülmüş :)) ) bunlar birleşip "Tüm Seyyar Kimlik PresDer" diye bir meslek örgütü kursalar ve haklarını arasalar ortalığın tozunu atarlar. Ama yok onları Avrupa'ya götrümeyelim. Onlar burada güzeller. Onlar ve onlar gibi pek çok renk İstanbul'u güzel yapıyor.
Bu olaya çok güldük.İnsanlara, topluma ama en çok da kendimize.
sevgiler
Barış..
Bir baska bakış açısı....
Kalabalık ama bir o kadar yalnızlık.....İstanbul...
Mavi çigliklar emziren gökkusagi sehri!
Kapinda diz çökmüs kitalar seninle ayni yasta.
Adalar vapuru sis indirir aramiza
Firuze iklimler haykirir Haliç.
Kirpiklerinin turkuaz örgüsü
Gelinfeneri, Yakacik.
Burusur ayak izlerimiz, kalabalik yalnizlik döker,
Sirkeci garina.
Ümraniye’de bir çocuk
Lâleler nakisliyor zamana.
Üsküdar'da , çay bahçesinde yudumlanir
Çocuklugumuzun uçurtmalari...
Sirtimda inisli çikisli yokuslar.
Unuttugum asi ruhumu topluyor narçiçekleri Kalamis’ta
Bogazin iki yakasi, ellerim !
Oksarim yüzünü
Sairlerin sefer tasi, Bab- i Ali yokusunda...
Omuzlari yasli, duygulari tomurcuk Istanbul !
Karartma günlerinde ebrular...
Varoslarda yoksul sevda kirigi yasam.
Yamali geziyor ceviz agaçlarim.
Kisa etekli sarkilar moda!
Istanbul!
Eski zamanlar aski sesin,
Bakisin,
Ne kadar da bu zaman...
Istanbul !
Avuçlarim Sultanahmet
Kalemim Topkapi...
Dolmabahçe’de iki damla yas.
Iki damla telas unuttuk...
Öp bizi, unutkan suçlarimizdan.
şairi hatırlamıyorum.ama en güzel istanbul şiirlerinden biri bence abacım.
Yorum Gönder
<< Home